Eğitim Yazıları

Türkiye'de eğitim dünyasında yaşananlar üzerine fikirler

"Bu Bilgi Gerçek Hayatta Ne İşimize Yarayacak" Kafası

“Bu bilgi gerçek hayatta ne işimize yarayacak?” sorusu, öğrenciler arasında klasik bir saptırma cümlesi hâline gelmiştir. Masum bir merak gibi görünse de çoğu zaman maskelenmiş bir tembellik işaretidir; öğrenmeye dair meraktan yoksunluktur.

Aslında bu soru, “Beni düşünmeye zorlamayın” demenin farklı bir yoludur. Öğrenme zahmetine girmeyi reddedenler için pratik bir bahanedir: bilgiyi “anında kullanılabilir” değilse değersiz saymak. Oysa bilgi, tek bir kullanım senaryosuna sıkıştırılamaz.

Bu soruyu soran zihniyet, kısa vadeli çıkar peşindedir. Sanki eğitim yalnızca iş kartvizitindeki unvana hizmet etmelidir. Bu tutum, insan aklını köreltir, esnek düşünme yetisini zayıflatır ve seçenekleri daraltır.

Unutmayın: Bugün gereksiz gördüğünüz bir konu, yarın hayatınızı, kariyerinizi veya dünya görüşünüzü kökten değiştirebilir. Bir kavramın “anlık kullanımı” yoksa onun değersiz olduğuna hükmetmek, zihniyetin küçülmesini kabul etmektir.

Asıl sorun, bilginin kendisi değil; bilginin ağırlığını taşımayı reddeden zihindir. Öğrenmeyi bir “gereksinim listesi” gibi görmek, gelişmeyi ve uyum kabiliyetini öldürür.

Kısacası, bu ifadeyi alışkanlık hâline getirenler bilgiye değil, rahatlıklarına taparlar. Öğrenmeyi reddetmek ve öğrenmeye kendini kapatmak mutlaka uzun vadeli başarısızlık olarak bu kafa yapısına dönecektir.

Son söz: Bilgi, hemen nerede kullanılacağını bilmediğiniz için değil; tam da bilmediğiniz için değerlidir.

Kemal Duran

9 Aralık 2025