Eğitim Yazıları

Türkiye'de eğitim dünyasında yaşananlar üzerine fikirler

Türkiye'nin Eğitim Sistemi : Yapboz

Türkiye’nin eğitim sistemi, tarih boyunca adeta bir yapboz gibi sürekli parçaları değişen, yer yer eksik ve bazen de birbirine uymayan bir yapı sergilemiştir. Öğrenciler, veliler ve öğretmenler için bu değişiklikler çoğu zaman kafa karıştırıcı ve yorucu olmuştur.

Türkiye’nin yapbozlarına biraz yakından bakalım. En çok üzerinde oynanan parçaların başında sınav sistemleri gelmektedir. 1980’lerden itibaren, sınavların isimleri ve formatları sıkça değişmiş, her değişiklik eğitim sürecinde öğrenciler ve öğretmenler için yeni bir uyum süreci yaratmıştır.

Kronolojik Sınav Sistemleri

Her değişiklik, eğitim adına somut bir katkı sunmaktan çok, sistemin isimleri, içerikleri ve puan hesaplama yöntemleriyle oynama şeklinde gerçekleşmiştir. Bu durum, öğrencilerin sürekli yeni kurallara adapte olmasını zorunlu kılmış ve eğitimde istikrarın eksikliğini gözler önüne sermiştir.

Bu yaklaşım, adeta belediyelerin kaldırımları yapıp bozarak çalışıyor gibi görünme çabalarına benzetilebilir; Milli Eğitim Bakanlığı da eğitimde benzer bir şekilde sürekli değişiklikler yaparak sistemin temelini sağlamlaştırmak yerine parçalarla oynamıştır. 1980’lerden itibaren ortaöğretim ve yükseköğretim giriş sınavlarında uygulanan farklı formatlar, baraj sistemlerinin gelmesi veya kaldırılması, ders ağırlıkları ve puan hesaplama yöntemlerindeki değişiklikler, öğrencilerin uzun vadeli plan yapmasını zorlaştırmış ve eğitim sürecini karmaşık hâle getirmiştir.

Müfredat değişiklikleri de, Türkiye’nin eğitim yapbozunun ayrı bir karmaşa alanını oluşturur. Matematikten fen bilimlerine, sosyal bilgilerden yabancı dil eğitimine kadar pek çok dersin içerikleri sıkça güncellenmiş; bazı dersler kaldırılmış, yeni dersler eklenmiş ve geçişler çoğu zaman öğrenciye veya öğretmene yeterince açıklanmamıştır. Bu sürekli değişim, öğrencilerin öğrenme motivasyonunu zayıflatmış ve öğretmenlerin planlama sürecini olumsuz etkilemiştir.

Son dönemde uygulamaya konulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, eğitim sistemine modern bir vizyon getirme amacıyla tanıtılmıştır. Ancak modelin dayandığı temel sorunları çözmek yerine, eski alışkanlıkları ve sık değişen müfredat parçalarını büyük ölçüde devam ettirdiği görülmektedir. Ders içeriklerinin sık değiştirilmesi, sınav sistemleriyle uyumsuz planlanması ve öğrenci ile öğretmenin bu değişikliklerden yeterince bilgilendirilmemesi, sistemin temel istikrarsızlığını giderememektedir.

Özetle, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ne kadar modern ve iddialı olursa olsun, eğitim sisteminin parçalarının hâlâ “yerinde sağlam durmaması” ve sürekli değiştirilen müfredat ile desteklenmesi, modelin uygulanabilirliğini ve öğrencinin başarısını ciddi şekilde sınırlamaktadır. Eğitimde gerçek dönüşüm, yalnızca isim değişikliği veya model tanıtımı ile değil; tutarlı, planlı ve uzun vadeli bir müfredat yönetimi ile mümkündür.

Yukarıda anlatılanlara ek olarak, müfredat değişikliğinin ikinci yılına girilirken, eğitim süresinin kısaltılması tartışmaları gündeme gelmiştir. Bu süreci yakından gözlemleyince insan “bunlar bir şaka olmalı” da diyemiyor. Madem müfredat değişikliği yapılacak ve eğitim süresi kısaltılacaktı, bunların aynı anda planlanıp uygulanması gerekmez miydi? Bu durum, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ne yaptığının ve niçin yaptığının yeterince bilincinde olmadığını gösteriyor. Ülke geleceği açısından bu kadar önemli bir işin bu kadar liyakatsız ellerde olması düşündürücü.

Benzer şekilde kılık ve kıyafet düzenlemeleri de bu yapbozun bir başka parçasıdır. Yakın dönemde kılık kıyafet kuralları kaldırılıp devrim yapıldığı söylenip kılık kıyafet serbestliği getirilmişti. Şimdi yine aynı kişiler yaptıkları devrimi yıkıp eğitimsel açıdan en doğru kararı verdiklerini söyleyip kılık kıyafet kuralları getiriyor. Beyler biraz yavaş sizi takip ederken başımız dönüyor.

Daha fazla örnek ile canımız daha fazla sıkılmasın ve burada bırakalım. Tüm bu örnekler, Türkiye’de eğitim sisteminin adeta bir yapboz olduğunu gösteriyor: Parçalar sürekli değişiyor, bazıları eksik veya hatalı yerleştiriliyor, bazen birbirine uyuyor, bazen uymuyor. Eğitim politikaları ve uygulamaları daha öngörülebilir, tutarlı ve uzun vadeli planlarla şekillendirilmediği sürece, öğrenciler, öğretmenler ve veliler bu yapbozun karmaşasında sıkışmaya devam edecektir.

Sonuç olarak, eğitim sistemi bir yapboz değil, bir temel üzerine inşa edilmiş sağlam bir yapı olmalıdır. Parçaların sürekli değiştiği bir sistemde, ne öğrencinin ne de öğretmenin güvenle ilerlemesi mümkün olamaz. Eğitimde başarı, sadece sınav sonuçlarıyla değil, istikrarlı, adil ve sürdürülebilir bir sistemle mümkündür.

Kemal Duran

16 Eylül 2025